Balkan Turu 2

Tatilimi anlatmaya devam edeyim. 2. günün sabahı yeryüzünde ki cennet olarak adlandırılabilecek bir yere gittik St. Naum. Ohrid gölünün kaynağı. Tepede ayrıca tarihi kilise var Slavların kullandığı kiril alfabesi burada icat edilmiş. Halka açık bir plajı var. Ama esas olay gölün kaynağı. Küçük teknelerle açılıyorsunuz suyun derinliği 3m ama o kadar berrak ki sanki yarım metre gibi geliyor belirli noktalarda topraktan suyun çıktığını görebiliyorsunuz. Doğa bir harika. Eğer Makedonya ya yolunuz düşerse mutlaka görün derim.

Ohrid den ayrılarak Manastıra doğru yola çıktık. Manastıra varmadan önce yolumuzun üzerinde ilginç bir detaydan bahsetti rehberimiz. Resne diye bir şehir ve Niyazi bey. Niyazi bey Osmanlının son döneminde yaşamış gerçek bir kişi. Hatta ve hatta İttaat ve Terakkinin önderlerinden biri. İttat ve terakki iktidarı ele geçirince dağdan kahraman olarak şehre inen Niyazi bey. İstanbula gelmek ister. Talat paşadan hakkı olan bir mevki talep eder. 

Talat paşa ondan çekinir ve gemiye bineceği gece onu şoförüne öldürttürdü. Bu gün kullandığımız Ne şehittir ne gazi b.k yoluna gitti Niyazi lafı buradan gelir. Ayrıca bu Niyazi bey dağda çarpıştığı dönemde yaralı bir geyik bulur ve hayvanı alıp iyileştirir. Geyik Niyazi beye o kadar bağlanır ki bir köpek gibi onu her yerde takip eder. Niyazi beyin ölümünden sonra bu geyik İstanbul'a getirilir ve Gül hane parkında halka sergilenir. Halkın o kadar yoğun ilgisi vardır ki neredeyse bütün İstanbul Resneli Niyazi'nin geyiğini görmeye gelir hatta bizzat padişahın kendisi bile. Kısa sürede halk geyikten sıkılır ve hayvan açlıktan ölür. Yine günümüzde kullandığımız geyik muhabbeti lafı buradan gelir.

Manastıra ulaştık ve ilk durağımız tabi ki de Ulu önder Atatürk'ün Lise dengi eğitim aldığı okuldu. Günümüzde müzeye dönüştürülmüş olan okulda Atatürk'ün 15-16 yaşlarında ki halini tasfir eden bir heyke var. benim en çok ilgimi bu çekti. Manastır küçük bir şehir. İstiklal caddesi gibi bir caddesi var her şey burada. Birde adamların yeşile olan saygısına hayran kaldım her yer yeşil.

Daha sonra akşam saatlerinde Makedonya nın baş kenti Üsküp'e vardık.Üsküp çok güzel bir şehir. Makedon hükumeti AB den aldıkları kredileri şehrin restorasyon yapmak için kullanmışlar. Avrupa'da ki önemli eserleri kopyalamışlar. Şanzelize deki kapını aynısını yapıp 








Makedon kapısı ismini koymuşlar mesela. Şehrin her yeri heykellerle dolu. Vardar nehri şehri 2 ye bölüyor. Bir taraf Müslüman Arnavutlar diğer tarafta ise Makedonlar yaşıyor. Merkezde ki meydan da ise atlı savaşçı heykeli var. Bu heykel aslında Büyük İsken deri tasrif ediyor ama Yunanistan'ın Büyük İsken deri Helenic kültürün mirasçısı sayamsı sebebiyle Makedon olmasına rağmen bu ismi kullanamıyorlar.

Üs küp büyük ve güzel bir şehir burada 2 gün kaldık devamını yarın yazarım artık şimdilik hoş çakalın.

Gezimizin minik Detay Kısımları : Şunu belirtmek isterim ki Balkan turlarında yeme içme durumlarında hiç bir sıkıntı  yaşamadık. Bizim Tur Rehberimiz gayet donanımlı birisiydi. Helal kullanılan ürünlerden tutun. Neleri yiyebileceğimiz Neleri tüketebileceğimiz  kadar anlattı.Ucuz gidilebilecek veya arzuya göre pahalı yerleri,de söyledi. Kişinin kesesine uygun her yer var. 

 Tabi Bazı memnuniyetsiz şahıslar her turda olduğu gibi bizim tur içerisinde vardı. Defalarca söylemesine rağmen hala bu haramdır.

Yemeyelim mavraları duyduk. Giderseniz İnanın öyle bir durum yok. Tercih meselesi İsteyen istediğini yeme özürlüğüne sahiptir.Yine tur içerisinde Türklere vasıl olan tüm özellikleri gördük. :)))  Onları,da ayrı anlatacağım....