20 Temmuz 2016 Çarşamba

Japon Bahçesi / Dolma Bahçe Sarayı

Can sıkıntısı dolu bir günü İstanbul da ufak gezmelerle atlatabilirsiniz. İşte size birkaç örnek. İnternet üzerinden yaptığım araştırma sonucu Japon bahçesi diye bir yer olduğunu ve balta limanı sahilinde bulunduğunu öğrendim . Tabi ki de benim gibi uzak doğu hayranı bir kişinin burayı görmemesi olamazdı. Başta şunu belirteyim olur da giderseniz beklentileriniz çok yüksek olmasın. Çok büyük bir yer değil ve pekte ahım şahım olduğu söylenemez. Neyse ben biraz tarihçesinden bahsedeyim. 


2003 yılında Japonya,da Türk yılı ilan edilmiş ve İstanbul ile Japon kenti Shimonoseki kardeş şehir olmuş. akabinde bu Japon bahçesinin çalışmalarına başlanmış. Bahçenin içinde gölet ve şelale mevcut. tasarım için kullanılan bitkiler doğal Japon bahçesinde kullanılan bitkiler. İçinde iki adet Japon mimarisiyle inşa edilmiş bina bulunmakta. Son olarak haftanın 7 günü açık ve giriş ücretsiz.










Burada beklediğim kadar zaman geçiremediğimi düşünen ben biraz daha kültür ve tarih turu deyip yola koyuldum. Uzak doğu yeter biraz da bizden olsun edasıyla kendimizi dolma bahçe sarayına attık. Önce şunu belirteyim Dolmabahçe sarayı da tüm diğer saraylar gibi TBMM'te bağlı olduğu için pazartesi ve perşembe günleri ziyaretçilere kapalı. Bu günlerde gitmeyin. 




Kısaca tarihçesinden bahsedecek olursak. sarayın inşa edildiği alan isminden de anlaşılacağı üzere daha önce denizmiş doldurulmuş ve bu işlem 6 yıl sürmüş. Sarayın inşasına 31. osmanlı padişahı Sultan Abdulmecid başlamış ve bitirmiştir. Sarayın inşası 1843- 1856 yılları arasında olup toplam 13 yıl sürmüştür. Sarayın denize bakan kısmı Selamlık ve kara tarafıda haraem tarafıdır. saray 3 katlı olarak ağırlıkla batı stilinde inşa edilmiştir. Sarayın 45.000m2 kullanım alanı 285 oda 44 salon ve 6 hamamı vardır. Saraya 1910-1912 yılları arasında kalorifer ve elektrik bağlanmıştır.




Sarayın en görkemli kısmı Muayede salonu olarak adlandırılan Padişahın ailesiyle ve devletin ileri gelenleriyle bayramlaştığı yerdir. Bu salon 2000m2 yi aşan alanı ve 36 m yüksekliğinde kubbesiyle çok ayrı bir yerdir. ayrıca bu salonda toplam ağırlığı 4,5 ton olan sarayın en büyük avizesi de vardır.




Sarayda genelde simetri üzerine bir mimari kullanılmıştır. Hemen hemen herşeyden 2 tane vardır. Bu sarayda 1856-1924 yılları arasında 6 osmanlı padişahı ikamet etmiştir. 1924 yılından itibaren Cumhurbaşkanlığı makamı olarak kullanılmış. Ve hatta Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal burada vefat etmiştir. Odası hala korunmakta ve gezi sırasında görülebilmektedir. Saray 1984 yılından itibaren müze- saray statüsüne alınmış ve turistlere açılmıştır.




Şimdi gelelim benim notlarıma şahsi görüşlerime. Adı üstünde saray gerçekten şaaşalı insanı hayran bırakıyor. Hem binalar hemde bahçe düzenlemeleri. Bir kere boğaza sıfır. Ama içeride fotoğraf çektirmiyorlar ona biraz bozuldum. :-((((( Birde dikkatimi yukarıda belirttiğim sarayın en görkemli kısmı olan Muayede salonu sanki bir kilise veya katadreli andırıyordu. Acaba yabancı mimarlar tarafından inşa edildiği için mi diye düşündüm. Hatta rehbere sordum ilk soran ben değilmişim üstte kubbe var yuvarlak bu yüzden doğu mimari falan dedi. Çok tatmin etmedi beni açıkçası.










Ama her

şeye rağmen harika gidin görün derim. Böylece ben de hayatımdan dolu dolu bir gün daha yemiş oldum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen saygı çerçevesi içerisinde yorumları yapalım.Sosyal hesaplarınızı ve linklerini paylaşmayınız.Hakaret içerikli yorumları yayınlamıyorum. :)

Related Posts with Thumbnails
Tasarım : Merve Canbaz