Bu gün size biraz öz eleştiri ile birlikte müze saray ve kültür turu gezimden bahsetmek istiyorum. Cumartesi gecesi bizim sarı oğlan ortaya bir fikir attı.
- yeter evde oturduğumuz, yarın pazar çıkalım bir şeyler yapalım önce dışarıda bir kahvaltı yaparız sonrasında da doğaçlama olsun dedi.
Neyse biz pazar sabahı ekenden kalktık (saat 10:00) çıktık dışarı oraya mı gidelim. Buraya mı gidelim derken Galata kulesinin orada manzarası harika olan Galata Konak isimli mekana gittik ve kahvaltımızı ederken günün kalanında ne yapacağımızı tartışmaya başladık.
-Sarıyer'e gidelim oradan karşıya geçer Anadolu kavağında takılırız.
- Balata gidelim tarihi dokusu var çok şirin kafeler var
- Ya bırak hep gidiyoruz oraya
- Olmadı istiklale çıkalım
- Başlarım istiklaline
ve benzeri konuşma /tartışmalar devam ederken benim beynimde bir ampul yandı. Doğma büyüme İstanbullu olmama rağmen çocukluk zamanı okul gezilerini saymazsak Top kapı sarayı, Ayasofya ve tarihi yarımadada ki müze ve tarihi yerlere uzun süredir gitmediğim aklıma geldi. Ben
- Hadi Top kapı sarayına gidelim dedim. bizimki
- bu gün pazar ana baba günüdür şimdi orası dedi
bir süre fikir alışverişinde bulunduktan sonra her zaman ki gibi benim dediğim oldu ve Kara köy üzerinden Sultan Ahmet'e indik.
Önce Ayasofya ya gittik. Girişte müze kartı sordular yok dedik. Onlarda o zaman adam başı 40tl dediler. Fiyat fazla geldi girmedik.
Birde şansımızı Yerebatan Sarnıcında deneyelim dedik. Neyse ki burası uygunmuş 10 tl sevinç çığlıkları içinde daldık içeriye. İçerisi gerçekten çok hoş resmen günümüzden başka bir devre gidiyorsunuz
Işıklandırma, ambiyans muhteşem. Birazda tarihçesinden bahsedeyim. Bizans imparatoru 1. Justinianus tarafından 527- 565 yılları arasında yaptırılmıştır. yani yaklaşık 1500 yıllık bir yapı. Daha biz Türklerin Anadolu' ya gelmesine 500 yıl var. 52 adet taşa basamakla iniliyor. her biri 9 metre yüksekliğinde 336 sütün tavanı taşıyor. Sarnıcın tuğladan örülmüş duvarlarının kalınlığı 4.80 metre zemin ve duvarlar su geçirmez hale getirmek için Horasan harcı ile kaplanmış. uzunluğu 140 metre genişliği 70 metre alanı 9800 m2 yaklaşık 100.000 tıon su depolayabiliyor.
Bizans döneminde şehrin uzun süren kuraklık veya işgal durumunda su ihtiyacını karşılamak için kullanılırmış. Osmanlı döneminde ise biz durağan su yerine akan su tercih ettiğimiz için önemini kaybetmiş.
Birde sarnıcın kuzeybatı köşesinde 2 adet sütünün kaidesi olarak 2 adet medusa başı kullanılmıştır. roma döneminin heykel şaheseri olan bu medusa başlarının nereden sökülerek buraya getirildiği hakkında tam bir bilgi yoktur.
Bence gidin görün bol bol fotağraf çekin derim.
Yerebetan sarnıcından çıktıktan sonra Top kapı sarayına doğru yola devam ettik. Saray bahçesi devasa oraya mı gidelim buraya mı gidelim derken kendimizi Arkeoloji müzesinin önünde bulduk.
Burada kısa bir bilgi vermeden geçemeyeceğim. Normalde giriş 20 tl ama 40 tl ye müze kartı alırsanız 1 yıl geçerli olmak üzere hemen hemen tüm müze ve saraylara 2 defa girme hakkınız oluyor. Bunlardan 1 tanesi sadece girişi 40 tl olan Ayasofya hemen aldık tabi ki de
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Lütfen saygı çerçevesi içerisinde yorumları yapalım.Sosyal hesaplarınızı ve linklerini paylaşmayınız.Hakaret içerikli yorumları yayınlamıyorum. :)